17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 25. yıl dönümünde Türkiye İMSAD’dan açıklama

15.08.2024
A+
A-
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 25. yıl dönümünde Türkiye İMSAD’dan açıklama

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 25. yıl dönümünde Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, olası deprem risklerine karşı kentsel dönüşüm sürecinin hızlı ve sağlıklı yürütülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Küçükoğlu, olası İstanbul depremi riskine de dikkat çekerek, kamu kurumları ve STK’lar eliyle toplumun depreme karşı bilinçli ve hazır hale getirilmesi gerektiğini belirtti.

25 yıl önce gerçekleşen, ülkemizde derin yaralar bırakan 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, açıklamalarda bulundu. Gölcük merkezli Marmara depremi için Tayfun Küçükoğlu, Çeyrek asır önce 17 bin 480 vatandaşımızı deprem nedeniyle kaybettik. 200 bine yakın insanımız ise bir gecede evsiz kaldı. Ülkemizin sanayi ve finans merkezi Marmara Bölgesi’nde gerçekleşen deprem ekonomimize de büyük darbe vurdu dedi.

‘’Nüfusumuzun yüzde 90’ı fay hatlarının etki alanında’’

Türkiye’nin dünyanın deprem merkezlerinden biri olduğuna dikkat çeken Küçükoğlu “Dünyada her yıl yaklaşık 500 bin adet civarı deprem oluyor. Ülkemizde ise her yıl 20-25 bin adet deprem yaşanıyor. Deprem içinde bulunduğumuz coğrafyanın bir gerçeğidir. Alpler ’den Himalayalar’a ve Japonya’ya kadar büyük bir coğrafya dünyada fayların üzerinde yer alıyor. Ülkemizin yüzde 95’i de faylardan doğrudan etkileniyor. Nüfusumuzun ise en az yüzde 90’ı fay hatlarının doğrudan etki alanı içerisinde yerleşim sahibi. Depremleri hiç bir şekilde engellemek ya da nerede ve ne zaman olacağı ile ilgili bilgi sahibi olabilmek, henüz insanlık açısından mümkün değil. Üzerinde yaşadığımız Anadolu coğrafyasını oluşturan kıta hareketleri, milyonlarca yıl olduğu gibi dünya var olduğu müddetçe de devam edecek. Bu nedenle depremlere karşı en güçlü önlem, bilgi, teknoloji ve uygulama ile bu gerçekle yaşamaya uyum sağlamaktır.  Ayrıca depremlerin yaratacağı etkilere karşı önlemler almak ve deprem bilincinin tüm ülke insanlarımızda oluşmasını sağlamamız da gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Her adımımız deprem gerçeğine yönelik atılmalı

Deprem felaketinin Türkiye’nin bir gerçeği olduğunu vurgulayan Küçükoğlu, şu ifadeleri kullandı: 1999 Marmara ve 2023 yılında 11 ilimizi etkileyen, 40 bin vatandaşımızı kaybettiğimiz Kahramanmaraş merkezli depremler önümüze büyük bir sorumluluk koyuyor. Hem insanlarımızı korumak hem de ülkemizin geleceği için her adımımızın deprem gerçeğine yönelik atılması gerekiyor. Türkiye’nin dünyanın önemli deprem kuşaklarından biri üzerinde olduğu bilinciyle depreme hazırlık yapmak, şu an tüm şehirlerimiz için en önemli öncelik olmalıdır.’’

‘’Yapıların dönüşümü için gerekli malzeme teminine hazırız’’

Olası İstanbul depremi riskine dair de görüş bildiren Küçükoğlu, ‘’Bilim insanlarımız da bu konuda sürekli hatırlatmalarda bulunuyor. Hazırlıksız yakalanacağımız İstanbul merkezli bir depremin sonuçları ülkemiz için çok ağır olur. Topyekûn seferberlik halinde deprem riskine karşı hazırlanmalıyız. Özellikle kentsel dönüşüm sürecini hızlı ve sağlıklı şekilde yürütmeliyiz. Ayrıca binalarımızı dönüştürürken şehirlerimizi çağdaş, doğaya dost, enerji verimliliğine uygun hale de getirmeliyiz. Türkiye İMSAD olarak yapıların dönüştürülmesi için ihtiyaç duyulan malzemelerin temini konusunda tüm kategorilerde gerekli yetkinliklere sahibiz. Bu noktada şehirlerimizin depreme dirençli hale gelmesi için tüm iş birliklerine hazırız’’ diye konuştu.

‘’Toplumun ilgisi her zaman üst düzeyde tutulmalı’’

Depremle mücadelede bilinç seviyesinin hayati önem taşıdığına vurgu yapan Küçükoğlu, şunları söyledi: ‘’Sadece binaları değil toplumumuzu da depreme dirençli hale getirmemiz gerekiyor. Depremden korkmayı değil, hazırlıklı olmayı bilinçlerde var etmeliyiz. Bu noktada 7’den 70’e tüm vatandaşlarımızı depreme hazırlamamız gerekiyor. Hem kamu kurumları hem de STK’lar eliyle depreme karşı insanlarımızı bilinçlendirmemiz gerekiyor. Tatbikatlar, seminerler, eğitimler, medya kampanyaları gibi birçok çalışma, sürekli bir faaliyet halinde yürütülmelidir. Muhtarlıklardan başlayarak şehrin bütününe yayılacak afet eğitim programları hayata geçirilmelidir. Okullar, iş yerleri, hastaneler gibi önemli kamusal alanlarda depreme hazırlıklı olma kampanyaları hayata geçirilerek, toplumun ilgisi üst düzeyde tutulmalıdır. Depremi başımıza gelmeden önce de ana gündemimiz haline getirirsek zararlarını en aza indirebiliriz.’’

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.