Kira göçü emlak piyasasını ikinci kademe şehirlerde hareketlendirecek
Alaaddin Reklam Ajansı tarafından hazırlanan “2023 Gayrimenkul Trendleri” raporu, pandemi ile başlayan ve barınma maliyetlerinin artması ile devam eden zorunlu kira göçünün, ikinci kademe şehirlerdeki emlak piyasasını önümüzdeki beş yıl içinde geliştireceğini öngörüyor. İstanbul’un Rus oligarkların da etkisiyle yeni Londra olmaya hazırlandığının da altını çizen rapor, tüketici merceğinden bakan 20 farklı trend ile sektöre ışık tutuyor.
Güçlü iş ortakları ile uzun yıllara dayanan gayrimenkul sektörü deneyiminden yola çıkarak, sektörün geleceğini anlamaya yönelik öngörülerde bulunan Alaaddin Reklam Ajansı, 2023 Gayrimenkul Trendleri raporunda proje geliştirme, pazarlama, yaşam şekli ve inşaat/tasarım trendleri olmak üzere 4 ana başlıkta sektörün geleceğine odaklanıyor.
Rapora, Collins İngilizce sözlüğünün editörleri tarafından yılın sözcüğü ilan edilen ve uzun bir istikrarsızlık dönemi anlamına gelen “permacrisis” açısından yaklaştıklarını aktaran Alaaddin Genel Müdürü İsmail Bölükbaşı “Ajans olarak hizmet verdiğimiz sektörlere yönelik her yıl sonunda hazırladığımız “trend raporları” ile kendimizi beslemeye ve yönümüzü doğru tayin etmek üzere derin okumalar yapmaya devam ediyoruz. Bu yıl, ülke gündeminden hiç düşmeyen gayrimenkul sektörü dikeyinde bir rapor hazırlayarak, sektörü okumaya çalıştık. İlk kez yaptığımız bu çalışmanın sektör paydaşlarına geleceği anlama konusunda yol gösterici olmasını umuyoruz” dedi.
İkinci kademe şehirlere geçiş başladı
Dünya genelinde pandemi ile başlayan ve enflasyon ile devam eden süreçte, metropol sakinlerinin %15 ila %28’inin muhtemelen şehir dışına taşınacağı öngörülüyor. Türkiye’de de pandemi ile başlayan ve barınma maliyetlerinin artması ile devam eden zorunlu göç, İstanbul’un alternatifi olarak Çanakkale ve Sakarya, Ankara’nın alternatifi olarak da Bolu ve Konya gibi ikinci kademe şehirlere kaçışı artırdı.
Rapor, uzaktan çalışmanın etkisiyle başlayan “tatil evlerinde yıl boyu yaşama” ve kurumsal şirketlerin “genel merkezleri büyük şehirler dışına taşıma” eğilimlerinin de ticari taraftaki trendleri etkilediğinin altını çiziyor. Nispeten yoğunluğu az, yaşam kalitesi yüksek şehirlerin hem markalı konut projelerini, hem de yatırımcıları çekeceği ve önümüzdeki beş sene için ekonomik büyüme ve gözde gayrimenkuller için daha fazla değer artışı sağlayacağı öngörülüyor.
Yabancı alıcının da Anadolu’ya kayması bekleniyor
Emlak piyasasının geçmiş birkaç yıla kadar, İstanbul’un Anadolu Yakası’nda dahi yabancıya satış yapılamazken, şimdi Kartal’dan Beykoz’a kadar satış yapılabilmesi, bu dalganın pek yakında aynı efektle Anadolu’ya da hızla yayılacağına işaret ediyor.
İstanbul yeni Londra olmaya hazırlanıyor
Geçmiş kriz dönemlerinde olduğu gibi kendi varlıklı vatandaşlarını ortaya çıkartmakta bonkör davranan permacrisis, yeni varlıklı vatandaşların talepleri ile metrekare fiyatlarını 10 bin dolar seviyesine taşırken, Rus oligarkların etkisiyle yeni Londra olmaya hazırlanan İstanbul’un metrekaresi 30 bin dolarları bulan yeni lüks çağına hazırlanması gerekiyor.
Diğer taraftan tinyhouse’ların moda olmaktan çıkıp, barınabilmek için “zorunluluk” haline gelmeye başladığına da dikkat çeken rapor, özellikle büyük şehirler için 1+1 ve 1+0 evler yeniden gündeme gelirken, bu evlerden 2+1 ev verimi almak isteyen tüketiciler için iç mimarinin de çok daha fazla önem kazanmaya başlayacağını aktarıyor.
Wellbeing kavramının 2023’te evler ve yaşam alanları aracılığıyla tüketicilerin hayatına nasıl dahil olacağını örneklerle aktaran rapor, toksik olmayan boyalar, hava-su filtreleme sistemleri ve egzersiz odaları ile kendini hissettiren “Evde Sağlık” konseptinin de gelişerek, kök sebzeler için depolama alanları, nem kontrollü dolaplar, ısıtmalı refleksoloji zeminler ve aromaterapi duvarları gibi farklı uygulamaları da hayatımıza sokacağının sinyallerini veriyor.
Gayrimenkul sektörü değer iletişimine odaklanmak zorunda
“Pandemi ve ardından gelen ekonomik konjonktür pazarlama ve satış ekiplerine yeni misyonlar yükledi. 3 sene öncesine kadar ‘karı-koca’ beyaz yakalı müşteriler, biraz peşinat ve 5 yıllık kredi desteği ile ortalama bir ev sahibi olurken, potansiyel alıcılar şimdi birikmişi ya da satabileceği bir şeyleri varsa ancak ‘yeni bir ev alma niyetine’ girebiliyor” diyen Bölükbaşı, bu noktada iletişimin fiyat odağından çıkıp, tüketici ile bağ kurma ve değer iletişimine kayma noktasına geldiğini aktarıyor.
“Y kuşağında olduğu gibi, gelecek 10 yıl içinde yetişkin tüketiciler haline dönüşecek olan Z kuşağı da paralarını harcadıkları markalardan yüksek beklenti içerisinde… Bu da bir markanın hikayesinin yalnızca reklamlarla değil, tüm faaliyetleri ile anlatılmasını gerekli kılıyor. Markalar için bu konuda zaten yüksekte olan çıta, önümüzdeki yıllarda daha da yükseğe çıkacak.”
Yapay zeka hangi müşterilerinin ikna edilmeye daha yatkın olduğunu tespit edebilecek
Rapor, pazarlamacılara sunulan veri hacmi sürekli artarken, verinin gücünden faydalanabilmenin en güçlü yolunun yapay zeka uygulamalarını kullanarak, veriyi akıllı ve eyleme geçirilebilir iç görülere taşımaktan geçtiğini gösteriyor. Rapora göre, gayrimenkul markalarının yakın gelecekte yapay zeka yardımıyla, hangi müşterilerinin ikna edilmeye daha yatkın olduğunu tespit edebilecek veya tarama geçmişlerini baz alarak doğru ev tipini belirleyebilecek.